Meraba! Yine ben. Bu sefer Paris gezimin 3. 4. gunlerini ele aldigim yazimla burdayim. Ilk gun Eyfel Kulesi ve Zafer Taki’ni gorup Sanzelide bol bol yurumustuk. Yazisi burada.
2. gun Disneyland’e gidip cocuklar gibi eglenmistik. Onun da yazisi burada.
3 ve 4. gunlerde de kaldigimiz yerden Paris sehir merkezini gezmeye devam ettik.
Sabah kalkar kalkmaz ilk isimiz Louvre Muzesi’ne gitmek oldu. Malum buraya gidip Mona Lisa tablosunu gormeyeni dovuyorlarmis. Biz de eksik kalmayalim dedik gittik ama onundeki uzuuuuuun kuyrugu gorunce hic tereddut etmeden iceri girmekten vazgectik. Onun yerine yanindaki gecici muze shop’u gezip icerde olan biten hakkinda kendimizce bilgiler edinip, ortadaki cam piramitin etrafinda bol bol yuruduk ve fotograf cektik. Sonra Carrousel du Louvre isimli, muzenin altindaki alisveris merkezine gidip kisa bir mola verdik. Alisveris merkezinden hicbir sey almadigimiz icin muzenin yakininda bulunan tax free parfum magazasina gittik ama iceride igne atsaniz yere dusmeyecek sekilde bir kalabalik oldugu icin 3 dakika icinde geri disari ciktik.
*Louvre Muzesi
Burdan sonraki hedefimiz kilitlerle dolu romantik kopruyu (Pont de l’Archevêché) gormekti. Yavas yavas yuruyerek, fotograf ceke ceke kopruye vardik ama o kilitlerin onunu falan tahtadan levhalarla kapatmislardi hep. Kucuk capli bi hayal kirikligindan sonra neyse dedik yolumuza devam ettik.
*Bu fotografi biraz ilerisindeki baska bir koprude cektim.
Bu sefer hedefimiz Sainte-Chapelle isimli kucuk kiliseydi. Onunde cok sira olmadigini gorup sevindik ve 10 dakika bekledikten sonra iceri girdik. Yanlis hatirlamiyorsam giris icin 7 Euro odedik ve sadece 8-10 dakika kaldik icerde. Sanat severler belki bu kilisenin icerisindeki camlari ve camlar uzerinden anlatilan uzun tarihi bilgileri ilgi cekici bulabilirler ama benim ilgimi hic cekmedi maalesef.
* Sainte-Chapelle. Bunu gormek icin 2. kata cikmaniz gerekiyor.
Kiliseden ciktigimizda artik oglen olmustu ve yavas yavas yorulmaya baslamistik. Hemen karsida Les Deux Palais isimli cafe/restaurant tarzi yeri gorduk ve iceri attik kendimizi. (Google’da bu mekan birahane olarak geciyor bu arada) Ac olmadigimiz icin yemek listesine bakmadik bile, ben sicak bi cay arkadaslar da kahve ictiler. Ortalamanin biraz ustunde bir hesap odeyip kalktik ordan da.
Artik Notre Dame katedralini gorme zamaniydi. Sainte-Chapelle’den yuruyerek 5 dakikada vardik Notre Dame’a. Iceri girmek icin yine bir 10-15 dakika kuyruk bekledik ama bu sefer bekledigimize degdi cunku gercekten anlatildigi kadar guzel ve muhakkak gorulmesi gereken bir yer burasi.
* Notre Dame Katedrali.
Notre Dame’da uzun uzun gezinip bir suru fotograf cektikten sonra yolun karsisina gecip Nutella’li krep yedik. Bunu siz de yapin. Ozellikle soguk havada o sicacik krep ve icinde eriyen Nutella gibisi yok! Bak yine agzim sulandi.
Notre Dame’dan sonra bi 10 dakika yuruyup Hôtel de Ville isimli metro duragina gittik. Amacimiz La Defense bolgesine gidip Grande Arche’i gormek oldugundan 1 numarali metroya atlayip yaklasik yarim saatte istedigimiz yere vardik. Grande Arche’in buyuklugu ve guzelligi karsisinda gercekten agzim acik kaldi! Tek kelimeyle muhtesemdi! Paris’e kadar gidip bu muhtesem yapiyi gormezseniz cok yazik edersiniz.
* La Grande Arche de la Défense
Grande Arche’in buyusunden cikamadan yan taraftaki alis veris merkezine gidip gunun geri kalan zamanini orada degerlendirdik. Zaten hava kararmis ve yagmur baslamisti, alisveris merkezinden sonra da otelimize gidip ertesi gune hazirladik kendimiz.
Ertesi gun icin planimiz Versailles Sarayi’ni gormekti. Biletleri onceden alip arastirmamizi yaptik, trene atladik gittik. Yolculuk 35 dakika kadar surdu. Trenden indikten sonra saraya dogru 5 dakika kadar yurumek gerekiyor. Surekli yagmur yagdigi icin o 5 dakikalik yol bize 55 dakika gibi geldi ama sonunda ulastik saraya.
Saray 14. Lui tarafindan yapilmis ve Maria Antoinette’in “ekmek bulamazlarsa pasta yesinler” sozunu soyledigi balkon da bu saraydaymis. (Bi suru balkon var, hangisi bilemedim.) Burayi gezerken nedense hep aklimda bizim 1000 odali Ak-Saray vardi…
Sarayda yarim gunden biraz fazla zaman gecirip tekrar Paris’e donduk. Son gunumuz oldugu icin son bir kez Eyfel Kulesi ve Sanzelize’yi gezip donus hazirligina baslamak icin otelin yolunu tuttuk.
Bu arada Versailles Sarayi’na gittigimiz gun ayni zamanda sevgililer gunuydu. Aksamina Eyfel Kulesi’ne gitmemiz de ondandi zaten. Belki ozel bir seyler yaparlar, en azindan kuleyi sevgililer gunune ozel isiklandirirlar dedik ama dusunduklerimizin hicbiri olmadi. Hatta nedenini bilmedigimiz sekilde kulenin etrafi polislerce kapatilmisti ve alt kismina gitmek yasakti. Sadece kenarindan ve uzagindan izleyebildik. Yani benim icin genel manada Paris romantiklikten coook uzak bi sehirdi. Herkesin fikri ayni olmayabilir tabii ama benim icin oyleydi iste.
*Concorde Meydani.
Ben Paris gezimden ve gezi anilarimi yazmaktan cok keyif aldim. Umarim siz de ayni keyfi okurken almissinizdir. : )
Not: Butun fotograflar bana aittir.