Bu yazin ilk cok sicak Pazar gunu Attard bolgesindeki San Anton bahcelerinde bir cicek sergisi oldugunu duyunca rengarenk cicekleri izlemesini cok seven ama evdekileri hep bi sekilde oldurmeyi basaran (!) yeteneksiz biri olarak hemen bahceye isinlandim. Yanimdaki Malta’li arkadasimin yolda “ya senelerdir burdasin hala mi gormedin bu bahceyi ayip yaa” sozlerini dinleyerek arabayi park edecek bir yer buldugumuzda, bahcenin giris kapisinin 10 metre yakininda bir kitap sergisi oldugunu fark ettik ve bahceden once kitap sergisini de ziyaret edip, bir kac ikinci el kitap alip ciktik.
Iceri giris ucretli miydi bilmiyorum zira biz, gorevli arkadas baska birileriyle ilgilenirken yan taraftan caktirmadigimizi dusunerek kosar adimlarla yurumeye devam ettik ama parali olsa oyle kolay birakmazlardi diye dusunuyorum ya da biz bildiginiz anarsist olduk haberimiz yok.
Surekli “bahce” diyerek kelimeyi manasizlastirmis olmam olasiligina karsi belirmek isterim ki burasi aslinda siradan bir bahce degil, Malta Cumhurbaskani’nin saraylarindan birisi olan San Anton Palace’in parcasi, yemyesil, civil civil, koskocaman bir bahce. Her yeri halka acik degil ama halka acik olan yerler de alternatif gezi rotasi arayanlar tarafindan muhakkak ziyaret edilmeli diye dusunuyorum.
Icerisinde bolca yerel agac bulunabilecegi gibi numune olarak getirilmis (mevsimine gore) degisik, egzotik agaclar da gorebilirsiniz. Mesela bizim gorduklerimizden Afrika kokenli bir agacin ismi Sosis Agaci’ydi. Neden o ismi uygun gormusler hicbir fikrim yok!
Bahcenin icinde ben 3 tane sus havuzu saydim, daha fazla var mi bilmiyorum. Birisi asagida fotografini gordugunuz ortasindaki heykelle suslenmis havuz, digerleri de icinde sevimli ve bazen kanatlarini acarak izleyenlere sov yaparken su sicratan kugularin bulundugu daha kucuk havuzlarlar.
En basta da belirttigim gibi bizim gittigimiz gun bahcede cicek sergisi oldugundan her yer rengarenk birbirinden guzel ciceklerle doluydu. Cicekler haricinde, bahcenin icindeki minik meydanda orta yasli abilerimiz – ablalarimiz yerel folklor oyunlariyla bahceyi ziyarete gelenlere kendi kulturlerini tanitirlarken, bazilari da golge yerlere tezgah acmis yine Malta’nin geleneksel materyallerini (asagidaki duvar saati gibi) hem turistlere tanitip hem de satmaya calisiyorlardi.
Hava gercekten cok sicak oldugundan ve gittigimiz saat tam da gunesin tepede oldugu bir saat oldugundan bahcede yaklasik 1 bucuk saat kadar zaman gecirip karnizimin aciktigini fark ettik. Bahcenin icindeki atistirmalik sandvicler satan yer cok kalabalik oldugu icin orada hic durmadan giris kapisinin yan tarafinda bulunan ve benim daha once gidip cok begendigim Melita Gardens isimli restaurant’a gittik. Birimiz pizza birimiz de tavuklu sandvic yiyerek karnimizi doyurup evimizin yolunu tuttuk.
Eger siz de bu bahceyi ziyaret etmek isterseniz haritadaki yerini buraya tiklayarak gorebilirsiniz. : )
Not: Fotograflar bana aittir ve uzerlerine tiklayarak orjinal boyutlarini gorebilirsiniz.
Güzel bir bahçe ve resim, Malta’ya geldiğimizde uğramak şart oldu..