Uzun zamandır Malta’da yaşıyor ve hemen hemen her haftasonu bir yerlere yemek yemeğe gidiyor olmama rağmen “favori restaurantın nedir?” sorusunun cevabını bir türlü veremiyordum kendime. Ya servisten, ya mekandan ya da yemeklerin tadından muhakkak bir kusur bulup “bu da olmadı” diyordum.
Geçtiğimiz haftasonu bir arkadaşımınızın doğum günü sebebiyle yine dışarı çıktık grup olarak ve mekan seçme özgürlüğünü doğum günü çocuğuna bıraktık. Kendisi bu konularda çok yaratıcı değildir ve genelde yeni yerler seçmek yerine daha önceki gittiğimiz bi yeri seçerek garanticilik yapar ama ne hikmetse bu haftasonu Valletta’da Sciacca (Italyanca bir kelime ve telaffuzu şakka) isimli bir et restaurantına gitmek istediğini söyledi. Daha önce hiçbirimiz gitmemiştik ve çok da heyecanlı değildik mekan konusunda.
Maltalılar akşam yemeklerini çok geç yerler o yüzden 9 gibi mekana vardık. Bi kere içeri girer girmez ahşap dekorasyonuyla hepimizin dikkatini çekti restaurant. Ahşap dediysem, kovboyların gittiği gibi bir mekan değil, muhteşem ışıklar ve birbirinden güzel tablolarla süslenmiş, sol tarafında kocaman bir bar, sonunda yemekleri pişiren ustalar ve ustaların önündeki “et barını” getirin gözünüzün önüne. Dekorasyon gerçekten 10 üzerinden 10’du ve hepimiz hemfikirdik bu konuda.
Masamıza oturup içeçeklerimizi sipariş ettik ve menüleri istedik, menü yok dediler. Az önce bahsettiğim ustaların önündeki “et bar”dan ve sağ taraftaki duvara asılı olan kara tahtadan yemeklerimizi seçebilirmişiz.
Bütün masa ahalisi olarak kalkıp barın önüne gittik ve hepsi birbirinden taze olduğu çok belli olan etlerimizi sipariş ettik. Biz eti seçerken garson “nasıl pişirilmesini isterseniz?” diye sorduğunda, eti pişirecek olan usta hemen müdahale edip “şu etin hakkı budur, bu etin hakkı şudur” diye bilgiler verdi hepimize.
Biz yerimize dönüp başlangıçlarımızı beklerlen garsonların bez bi sepet içerisinde mis gibi kokan, henüz fırından çıkmış ekmekleri ve zeytinyağını bize doğru getirdiğini fark ettik. Aslında “çok ekmek yemeyelim, diğer yiyeceklere yer kalsın” dedik ama ne mümkün! Ben hayatımda böyle lezzetli ekmek yemedim! Ekmek taze, zeytinyağı ondan da taze! 2 sepet, 3 sepet derken biz ekmekleri bitirdikçe garsonlar da sağolsun masayı boş bırakmadı yeni ekmekler getirmeye devam etti.
Yaklaşık 25 dakika sonra başlangıçlar geldiğinde biz zaten birazcık doymuştuk bile. (Durduramadık kendimizi!) Başlangıçları bitirdik, bi 20 dakika kadar sonra da ana yemeklerimiz geldi ve hepimiz “hmmm hmm” sesleri eşliğinde yedik etlerimizi.
Mekan çok kalabalık olduğu için biz servis çok uzun sürer, burdan çıkmamız gece yarısını geçer diye düşündük ama öyle olmadı. 12-13’er kişilik başka gruplar olmasına rağmen servis gayet hızlıydı, etler de tam kararında pişmişti.
Artık yemeklerimizi yiyip, etlerin ne kadar güzel olduğundan bahsettiğimiz sırada garsonlardan birisi elinde bir tepsiye dizilmiş 4 çeşit tatlıyla geldi. Bazılarımız yemek istedi, bazılarmız istemedi, ben de aşırı tok olduğumdan ama yine de tatlı bir şeyler yemek istediğimden bir çeşit dondurma olan “lemon sorbet” ısmarladım.
Her ne kadar yemekler muazzamdıysa da tatlılar öyle değildi. Neyse dedik, her güzelin bi kusuru olur, bu da nazar boncuğu olsun.
Hesabı isteyeceğimiz sırada garson “şirketten” likörler getirmek istedi bize. “Bedava sirke baldan tatlıdır” dedik onları da içtik ve sonunda hesabı istedik!
8 kişi için toplam hesap 250 Euro’ydu. Birimiz sadece makarna yediği için onun payına düşen kısmı biraz azaltıp kişi başı ortalama 45 Euro ödedik.
Bu rakam Malta’nın restaurantları ortalamasına göre baya yüksek bir rakam ama yemekler o kadar şahane ve ortam o kadar güzeldi ki, hiçbirimiz ödediğimiz rakamdan şikayet etmedik zira hepimiz hazırlıklıydık yüksek bir hesaba.
Mekandan çıkarken “sanırım favori mekanımı buldum” dedim. O kadar çok yemiştim ki, arkadaşlarla arabalara doğru yürürken “yolu biraz uzatalım mı? yürüyüş yapmış oluruz” demek zorunda kaldım. Kimse itiraz etmedi, hafif yağmur eşliğinde sessiz Valletta sokaklarında yolumuzu uzatarak arabalarımıza vardık ve evlere dağıldık.
Eğer siz de benim gibi çok et seven biriyseniz ve gerçekten etin nasıl pişirileceğini bilen bir mekana gitmek isterseniz Sciacca’yı gözüm kapalı tavsiye ediyorum! Hiç çekinmeden gidin fakat gitmeden en az 1 hafta önce rezervasyon yaptırmayı da unutmayın.
Afiyet olsun! : )